SERENAD - Zülfü Livaneli / ROMAN
Tek kelime ile muhteşem. Ocakta yemeğiniz, tamamlamanız gereken bir raporunuz varsa bu kitaba başlamayın. Çünkü elinize alınca bırakamayacaksınız. İlk sayfadan en son sayfa ya, son satıra kadar sizi içine alacak ve bırakmayacak. Bir kaç sayfa okuyunca zaten kanaatiniz oluşacak ve kütüphanenizde yer alacak nadide eserlerden biri olduğunu göreceksiniz. Aslında bazı kitaplar hakkında çok şey yazmamak daha sağlıklı bir yorum olabilir. Bu "Eser" her evde okunmalı ve kitaplıklarda yer verilmeli. Hayatınıza bir çok şey katacağına inanabilirsiniz.
kitaplarimolmadanasla.blogspot.com.tr/search veya javascript:ntrTemp(); linklerinde Serenad üzerine yapılmış değerlendirmeler okuyabilirsiniz.
´´Anarşist devlet adamları ve ırkçı yasalar nedeniyle, hayat arkadaşını bir gemide patlarken seyretmenin acısı neye denktir?
Profesörümüz Maximillian Wagner´in 59 yıl sonra İstanbul´a inişiyle başlayan hikaye, onu karşılamaya giden 36 yaşında monoton ve tekdüze yaşamının esiri olmuş bir üniversite çalışanı olan Maya Duran´ın, profesörün hikayesine merak salmasıyla başlamış. Türk ve Alman tarihin tozlu raflarında terkedilmiş hikayeler büyük usta Zülfü Livaneli aracılığıyla gün yüzüne çıkmıştır.
Nazilerin Yahudi düşmanlığına karşın Nadia adında bir yahudiye deli divane aşık olan profesör onu Almanya´dan kaçırıp Türk topraklarına getirmek ve burada huzur içinde yaşatmak ister fakat işler onun istediği gibi gitmez. Nadia´nın Yahudi olduğu fark edilir ve yola çıktıkları sırada profesörden kopartılır. Artık bir suçlu olan prof esör Almanya´ya dönüp onu yanına alamayacaktır. Önce toplama ve işkence kamplarına yerleştirilen, İşkenceye maruz kalan hamile Nadia´yı kurtarmak için, profesör bir yol arar ve bulur. Filistin´e yola çıkan bir gemiye pröfesörün dostları tarafından bindirilen nadia´nın başına gelenleri Maya Duran´nın anlatımıyla okuyacaksınız.
Eserde ayrıca 2000 li yılların Türkiye´sini, insanların kadınlara bakış açılarını, Maya Duran´ın anneannesi ile babaannesinin başına gelen olayları, ırkçı saldırıları ve tarihin önemli birkaç hikayesini diş bileyerek okuyacaksınız...
Ben okurken bazı bölümlerinde kendi kendime fazla uzatılmış bir kitap, sıkıldım dediğim de oldu lakin Zülfü Livaneli epilogunda(son söz) şu sözleriyle bu konuya da açıklık getirmiş;
"Ben bu hikâyeyi güzel olsun diye değil, anlatmaya değer bulduğum için yazıyorum."
Belki bir günde okudum bitti diyebileceğiniz bir eserden değil ama; okurken satırlarda kaybolacağınız, düşünerek, kafa yoracağınız güzel bir eser. Ölmeden okunacaklar listenize almalısınız...´´ (Turabi Teke isimli okur yorumu)
Kitaptan : *** Adil olanın peşinden gidilmesi doğrudur, en güçlünün peşinden gidilmesi ise kaçınılmazdır. Gücü olmayan adalet acizdir; adaleti olmayan güç ise zalim. Gücü olmayan adalete mutlaka karşı çıkan olur, çünkü kötü insanlar her zaman vardır. Adaleti olmayan güç ise töhmet altında kalır. Demek ki adalet ile gücü bir araya getirmek gerek; bunu yapabilmek için de adil olanın güçlü, güçlü olanın ise adil olması gerekir.
Adalet tartışmaya açıktır. Güç ise ilk bakışta tartışılmaz biçimde anlaşılır. Bu nedenle gücü adalete veremedik, çünkü güç, adalete karşı çıkıp kendisinin adil olduğunu söylemişti. Haklı olanı güçlü kılamadığımız için de güçlü olanı haklı kıldık.
*** Diyorum ki, savaş kararı alacak olan liderin, mesela George Bush´un, bu kararı almak için bir çocuğu elleriyle öldürmesi şartı konsa. Nasıl olsa binlerce çocuğun idam kararını imzalıyor, bunu yapmak için tek bir çocuğun canını alması gerekse. İyi olmaz mı? Çünkü kendileri sıcak ofislerinde bir imza atıyor, bir damla kan bile görmeden yaşıyorlar. Ama bombardımanlarda yüz binlerce kadın ve çocuk ölüyor. Başkanın suçu yok, emir kulu pilotun suçu yok, o zaman suç kimde abi? Bu insanları basılan bir düğme mi öldürüyordu?
*** Kimi insanın yüreği karanlık, kimininki aydınlıktır. Geceyle gündüz gibi! Dünyanın kötülerle dolu olduğunu düşünüp küsme, herkesin iyi olduğunu düşünüp hayal kırıklığına uğrama! (Sayfa, 88)
*** Bizim korkunç bir diktatör olarak tanıdığımız Adolf Hitler, her şeyi kitabına yani demokratik sisteme uygun yapıyor, kişisel imparatorluğunu adım adım kuruyordu. Halkın çoğunluğu, sanayiciler ve kurumlar, arkasındaydı ve onun niyetlerinden hiç kuşku duymadan olanca güçleriyle destekliyorlardı. Bugün okuyunca insan, koskaca bir ülkenin bu kadar uyumasına, gerçeklere gözünü kapatmasına inanamıyor ama Hitler parlementoyu da devre dışı bırakmanın yolunu bulmuştu. Daha iktidardaki ikinci ayını bile doldurmadan, 24 Mart 1933´te parlamentonun denetim yetkisini ortadan kaldıran ve hükümete sınırsız bir özgürlük alanı getiren "Yetki Kanunu"nu, bizzat parlementoya onaylatmıştı. Bundan sonra onu denetleyecek hiçbir güç kalmamıştı ortalıkta. Her zaman olduğu gibi, cehenneme giden yollar iyi niyet taşlarıyla döşenmişti. (Sayfa 205)
· https://www.facebook.com/pages/Kitap-Okumak-‰C4‰B0ster-misin/327927040637181
· http://www.youtube.com/user/KitapOkumak
https://twitter.com/kitap_okumak
Kategorisi : BEŞ YILDIZ
Akıcılık : Gayet sürükleyici bir kitap. Kimi kitaplarda konu epey sonra sarmaya başlar. Bu eserin hemen sizi sardığını hissedeceksiniz.
Hayata Katkı : Hayatımıza yaptığı katkılar ve değerli farkındalıklar için Üstad Zülfü Livaneli´ ye burdan şükranlarımızı sunarız.
Kalıcılık : Her zaman etkisini ve yerini kaybetmeyecek gerçek bir eser.
Başucu Kitabı : Eski bir dostu arar gibi ara ara elinize alıp sayfalarını karıştacağınıza inanıyoruz. İyi ki kitaplar var, iyi ki Serenad yazılmış
Arka Kapaktan :
Her şey, 2001 yılının Şubat ayında soğuk bir gün, İstanbul Üniversitesinde halkla ilişkiler görevini yürüten Maya Duranın (36) ABDden gelen Alman asıllı Profesör Maximilian Wagneri (87) karşılamasıyla başlar.1930lu yıllarda İstanbul Üniversitesinde hocalık yapmış olan profesörün isteği üzerine, Maya bir gün onu Şileye götürür. Böylece, katları yavaş yavaş açılan dokunaklı bir aşk hikayesine karışmakla kalmaz, dünya tarihine ve kendi ailesine ilişkin birtakım sırları da öğrenir. Serenad,60 yıldır süren bir aşkı ele alırken, ister herkesin bildiği Yahudi Soykırımı olsun isterse çok az kimsenin bildiği Mavi Alay, bütün siyasi sorunlarda asıl harcananın, gürültüye gidenin hep insan olduğu gerçeğini de göz önüne seriyor. Okurunu sımsıkı kavrayan Serenad´da Zülfü Livanelinin romancılığının en temel niteliklerinden biri yine başrolde: İç içe geçmiş, kaynaşmış kişisel ve toplumsal tarihlerin kusursuz Dengesi.
Resmen okurken büyülendim kitabı okurken arkaplanda schubert serenade dinlemeyi ihmal etmeyin
Hayatımda okudugum en iyi Türk romanı.
sürükleyici ve bir oturuşta elinizden bırakmadan okumak isteyeceğiniz bir kitap tavsiye ederim
son zamanlarda okuduğum en sürükleyici kitaptı.