Youtube Google+ Instagram Twitter Facebook

Kırmızı Saçlı Kadın

Kırmızı Saçlı Kadın

KIRMIZI SAÇLI KADIN - Orhan Pamuk / Roman

Onyedi yaşında ki kahramanımızın su kuyusu  ustasının yanında geçirdiği bir ay kadar süren çıraklığı esnasında, ustasıyla yaptığı ve içine işleyen sohbetler, dinlediği öyküler ve o günlerde kasabada ki evli bir kadına gönlünü kaptırmasıyla başlayan roman yine bir gün çok uzun yıllar sonra aynı bölgede son buluyor. Oldukça akıcı ve okuru sürekli bir merak duygusu içine alan kitap kısa sürede okunup, bitiyor. 
javascript:ntrTemp(); veya javascript:ntrTemp(); linklerini tıkladığınızda iki blog sahibinin ´Kırmızı Saçlı Kadın´ hakkında yaptıkları değerlendirmeleri okuyacaksınız.
Kitaptan: *** Gençliğinde bir ideal için birlikte heyecanla kitap okuduğu kızla daha sonra evlenmek, babama göre en büyük mutluluktu. (Sayfa, 32)
*** Yıllar sonra Mahmut Usta´nın bana anlattığı hikâyelerin hayatımı kaçınılmaz bir şekilde belirlediğine karar verince, pek çok kitap okuyup onların kaynaklarını araştırdım. (Sayfa, 33)
*** Bir baba adil olmalıdır, adil olmayan baba evladını kör eder. (Sayfa, 35)
*** Ben, beni kimse görmediği zaman en çok kendim oluyorum. (Sayfa, 52)
*** Herkesin babası çoktur bu ülkede. Devlet baba, Allah baba, Paşa baba, Mafya babası.. Burada kimse babasız yaşayamaz. (Sayfa, 68)
***  Bir yerde medeniyet varsa, köy, şehir varsa, orada kuyular olduğu içindir. (Sayfa, 78)
*** Uzun bir süre kimseyle konuşmadım; içime döndüm. Dünya ile arama uzaklık koydum. Dünya güzeldi, içim de güzel olsun istedim. İçimde bir suçluluk, hatta kötülük yokmuş gibi yaparsam, yavaş yavaş kötülüğü unuturdum. Böylece hiçbir şey olmamış gibi yapmaya başladım. Hiçbir şey olmamış gibi yaparsanız ve gerçekten de hiçbir şey olmuyorsa, hiçbir şey olmaz sonunda. (Sayfa, 89)
*** ´Şairi önce asacaksın, sonra darağacının altında ağlayacaksın.´ Bir dönem Osmanlı padişahlarının tahta oturur oturmaz, bürün şehzadeleri öldürmeleri (arkasından da tek tek, kardeşleri için hüzünlenmeleri) de bu ´devlet için zorunlu acımasızlık´ mantığıyla meşrulaştırıldı. (Sayfa, 123)
*** Kazandığımız paralarla Ayşe ile bir süre pahalı giysiler, biblolar, Osmanlı antikaları, fermanlar, güzel halılar, İtalya´dan getirilmiş mobilyalar aldık ama gösteriş tüketimi ikimiz de mutlu etmiyor, yalnızca yüzeysel ve iğreti hissediyorduk kendimizi. (Sayfa, 125)
*** Asıl kötü niyetlilerin kalabalık içerisindeki sessizlerin arasından çıkacağını düşünerek salonun arka kısımlarını görmeye çalışıyordum. (Sayfa, 152)
*** Zıtlıklarla tanımlanmadan kendim olmak istediğim için insan içine çıkmadan şiir yazıyordum. (Sayfa, 167)
*** Annenin karnına düştükten sonra oğlunu hayatının sonuna kadar koruyup sahiplenen, güçlü, şefkatli kişidir baba. Dünyanın başlangıcı ve merkezidir o. Bir baban olduğuna inanıyorsan, onu görmesen bile kendini iyi hisseder, onun orada olduğunu, gelip seni şefkatle koruyacağını bilirsin. (Sayfa, 168)
 *** Devlete isyan bizde değil, Avrupa´da şerefli bir iştir. (Sayfa, 170)
*** Gerçek bir baba adil olmalıdır. (Sayfa, 170)
***  Oğlumun başarılı bir iş hayatı hatta çok parası yerine, derin bir insanlığı, doğruyu arayan bir yönü ve mutluluğu olsun isterdim. Oğlum hem mutlu bir insan hem de bir kahraman olmalıydı! (Sayfa, 183)
*** Alemin mantığı anaların ağlaması üzerine kurulmuştu. (Sayfa, 189)
*** Hayat efsaneyi tekrar eder! (Sayfa, 191)

Arka Kapaktan: İlk aşk deneyimi bütün bir hayatı belirler mi?
Yoksa kaderimizi çizen yalnızca tarihin ve efsanelerin gücü müdür?
Orhan Pamuk, Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan yeni romanı “Kırmızı Saçlı Kadın”da bizi otuz yıl önce İstanbul yakınlarındaki bir kasabada liseli bir gencin yaşadığı sarsıcı bir aşk hikâyesiyle, büyük bir insani suçun peşinden sürüklüyor.

Bu kitap için daha önce yorum veya alıntı yapılmadı.
Yorum yapabilmek veya alıntı yayınlayabilmek için üye olmanız veya üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Bu kitabı sistemimizden emanet olarak alıp okuyan bir üyemiz yok.