Neden vergi verdiğimizi, ödediğimiz vergilerin nerelere harcandığını sorgulayan, devletin büyük gücüne karşı bireyin ve toplumun haklarını savunmak gerektiği tezine sahip olan yazar bu kitabında, bir makale halinde görüşlerini okurlarla paylaşmakta. Devletin yaptığı haksızlıklara itirazını ´Sivil itaatsizlik´ kavramı altında toplayan düşünürün en önemli özelliği asla şiddete hoşgörü göstermemesidir. Ona göre şiddete başvuran insanlar haklı zeminlerini kaybedecek, haksız duruma düşeceklerdir. Siyaset/sosyoloji ilgi alanınıza giriyorsa 41 sayfalık sivil itaatsizlik makalesini ilgi ile okuyacağınızı tahmin ediyoruz.
javascript:ntrTemp(); ve
javascript:ntrTemp(); linklerine zaman ayırıp yazarı ve fikirlerini daha yakından tanımalısınız.
Kitaptan: *** Hükümetlerin en iyisi en az hükmedenidir. Bu söz uygulandığında ´hükümetlerin en iyisi hükmetmeyenidir´e varılacak. (Sayfa, 11)
*** Bırakın da her birey nasıl bir hükümete saygı duyabileceğini açıklasın, böylece o hükümete bir adım daha yaklaşmış olalım. (Sayfa, 139)
*** İnsanın kepaze olmadan hükümetle herhangi bir bağlantı kurması mümkün değildir. (Sayfa, 15)
*** Naçizane görüşü köleliğe ve savaşa karşı olup da bunların bitmesi için aslında hiçbir şey yapmayan binlerce insan var. (Sayfa, 18)
*** Dolayısıyla, düzen ve sivil hükümet adı altında, kendi alçaklığımıza biat edip onu destekliyoruz. (Sayfa, 21)
*** Adaletsizlik, sizin de başkalarına adaletsiz davranmanızı gerektirecek bir yapıdaysa, o zaman bence yasayı çiğneyin. (Sayfa, 23)
*** İnsanın yanında ´Hak´ varsa, başkasına ihtiyaç duymaz. Dahası, komşularından sağlam duran kişi, tek kişilik bir çoğunluğu zaten sağlamıştır. (Sayfa, 24)
*** Kıvılcım küçük görünebilir gözümüze halbuki iyi yapılan küçük bir iştir ve ateşi yakar. (Sayfa, 25)
*** Hakikat yalanlardan çok daha güçlüdür ve adaletsizlikle birebir yüz yüze gelmiş kişiler bu savaşta çok daha etkili ve ikna edici olacaktır. (Sayfa, 26)
*** İtaat etmedikleri zaman bunun mallarına ve ailelerine mal olacağından korkuyorlar. Ben devletin himayesine bel bağladığım bir an bile olsun istemiyorum. ...Kendi kendinize geçinmelisiniz, kendinizden başka dayanağınız olmamalı, her an yeni bir başlangıç yapmaya hazır olacaksınız. (Sayfa, 28)
*** Devletin budala olduğunu fark ettim, aileden kalma servetiyle yaşayan yalnız bir kadın kadar ürkekti, dostu düşmanı ayırt edemiyordu. Kalan saygımı da kaybettim, sonra devlet acıdım. (Sayfa, 30)
*** Bir de görünüşte belli başlı gelenekleri sürdürerek, birkaç dua ve arada sırada yürüdükleri özel, dümdüz ama işe yaramayan bir koridor sayesinde ruhlarının kurtulacağını umuyorlardı. (Sayfa, 34)
*** Tam özgür ve aydınlanmış devleti, ancak bireyi tüm güç ve otoritesinin kaynaklandığı daha yüce ve bağımsız bir güç olarak tanıyıp insanlara ona göre muamele eden bir devlet oluştuğunda görebiliriz. Tüm insanlara adil olabilen, sanki komşusuyla muhatap oluyormuş gibi saygı duyabilen bir devletin sonunda geleceğini tahayyül edip ümitleniyorum. (Sayfa, 41)
*** Şu günlerde ademoğlunun gelişim diye adlandırdığı şeyler, mesela ev inşa etmek ve ormanları, büyük ağaçları kesmek; manzarayı bozan, doğayı giderek ehlileştiren ve ucuzlaştıran şeylerdir. (Sayfa, 50)
*** Uygar toplumlar; Yunan, Roma, İngiltere olsun, hep eski ormanlar sayesinde ayakta kalmışlar. (Sayfa, 67)
Arka Kapaktan: Amerika´da kapitalizmin hızla gelişmesinin sebep olduğu sarsıcı değişimlerden hoşnutsuzluk duyan Henry David Thoreau 1845 yılında yaşadığı kenti terk ederek bir göl kıyısına yerleşir. Burada iç dünyası, gündelik yaşamı ve doğal çevresiyle ilgili duygu ve düşüncelerini kaleme alır. Arada bir toplumsal meselelere değinmeyi de ihmal etmez. Bu tür yazılardan biri olan Sivil İtaatsizlik Thoreau´nun bugüne dek üzerinde en çok durulmuş metinlerinden biridir. Yazar bu metinde köleliğe ve savaşa karşı olan düşüncelerini dile getirir, ideal devletin nasıl olması gerektiğini tartışır. Metnin ilk satırlarında kullandığı "En iyi devlet hiç yönetmeyen devlettir" sözü akıllarda yer etmiştir.
