Youtube Google+ Instagram Twitter Facebook

Camdaki Kız

Camdaki Kız

CAMDAKİ KIZ - Gülseren Budayıcıoğlu / Roman - Psikoloji

Psikolog Doktor olan yazar hastalarının kimliğini gizleyip, onların izni ile, kaleme aldığı gerçek hayat hikayelerinden oluşan romanlarından biri ´Camdaki Kız.´ Bir çok romanının dizi haline getirilen yazarın bu başarılı çalışmasını da okumayı tercih edebilirsiniz. Irvin Yalom romanları ile benzer kulvarlarda olsalar da netice de farklı kültürlerin ürünü olduklarını hatırlatmak isteriz.
javascript:ntrTemp(); veya javascript:ntrTemp(); linklerini ziyaret ederek ´Camdaki Kız´ ve yazarını daha yakından tanıyabilirsiniz.
Kitaptan: *** Her ne kadar tüm kararlarımızı düşüne taşına, aklımızı kullanarak aldığımızı sansak da, bu kararları bile çoğu zaman duygularımız aldırıyor bize. ...Duygularımız ise doğduğumuz evlerde şekilleniyor, güçleniyor ve yaralanıyor. Ah bu yaralar...Kaderimizi de o evlerde aldığımız bu yaralar yazmıyor mu? (Sayfa, 15)
*** Mutluluk bir karardır sevgili dostlarım. Eğer bir insan mutsuzsa, onu bu dünyada hiçbir şeyle mutlu edemeyiz. (Saufa, 16)
*** Eğer insan parayla mutlu olabilseydi, bu dünyada sadece zenginler mutlu olurdu. Para insanı rahat ettirir, konfor sağlar ama duygularımız konforu başka yerlerde arar. (Sayfa, 17)
*** Nasihatlar sadece edeni rahatlatır, karşı tarafı ise daha da kızdırır. (Sayfa, 55)
*** Buraya genellikle hastalar değil, asıl hastaların hasta ettikleri gelir. (Sayfa, 59)
*** Kader motifi tam da böyle bir şeydir. Çocukken o motif size ne yaşattıysa, ne hissettirdiyse, çevreniz değişir, insanlar değişir, ama motif değişmez. Ne yapar eder, sizi aynı motifin saldığı kokulara doğru mıknatıs gibi çeker. Yalnız mıydınız, çok mu aşağılandınız, kimse size değer mi vermedi, terk mi edildiniz, umutsuzluğa, karanlıklara mı itildiniz? İşte her ne yaşadıysanız, o zaman her kimdiyseniz, sizi yine o yapar. (Sayfa, 114)
*** Her gün yeni bir şey almak, lüks arabalara binmek, köşklerde, konaklarda yaşamak kimsenin açlığını doyurmuyor aslında. Ha, belki size aç olduğunuzu bir süre unutturabilir. (Sayfa, 165)
*** Psikiyatri bilimi kader denen şeyi çözmeye çok uğraşıyor. Ama bir yandan dünyaya gelirken bize atalarımızdan miras kalan genlerimiz, bir yandan yaşadıklarımız, bizi en çok sevenlerin istemeden de olsa içimizde açtığı yarlar, son olark toplumun bize öğrettikleri hep bir araya gelince kolay çıkamıyoruz işin içinden. (Sayfa, 168)
*** Anne ile bebek arasında kurulan o ilk ilişki aslında kaderimize giden ilk basamaktır. Anne bu dönemde bebeğe nasıl davrandıysa, bebek büyüdükçe başkalarıyla kurduğu ilişkileri ilk öğrendiği bu anne bebek ilişkisi gibi kurar. Anne ona güven verdiyse, o bebek için dünya güvenli bir yerdir. Vermediyse güvensiz. Bebek bu ilişki de aradığı güveni bulamazsa, gelecekte o yetişkin için tüm ilişkiler güvenilmezdir. Bu ilişkilerde zorlandığı zaman ilişkiden hemen kaçar, mücadele etmez. Kendini sakinleştirmenin yollarını arar. Sürekli alışveriş yapma, gece yarıları kalkıp bol bol yemek yemek gibi.. Yani annesinin doyuramadığı duygusal açlığı ısrarla bunları yaparak doyurmaya çalışır. (Sayfa, 178)
*** Kendi geçmişini doğru okumazsan, hayat boyu aynı geçmişi tekrarlar durursun ve bütün bunları bir kader gibi kendi çocuğuna geçirirsin. (Sayfa, 179)
*** Çocukluğunda aşağılanan, hırpalanan, adam yerine konulmayan çocuklar, günün birinde onlara aynı bu duyguları yaşatacak birilierini mutlaka bulurlar. Hatta bu yüzden o kişiden ayrılır ama sonra daha beteri çıkar karşılarına. Bunu onların karşılarına çıkaranın hayat olduğunu, kader olduğunu zannederler aöa genelde hayat bizi takip eder, biz hayatı deği. (Sayfa, 181)
*** Hayatın daha baştan adaletsiz davrandığı çocukların çoğu büyüyünce avukat oşmak ister. Ne kadar haklılar! (Sayfa, 214)
*** Allah hep affedicidir. Allah affetse de insan kendini kolay affedemiyor demek ki.. (Sayfa, 265)
*** Hayatımızı, hayatın içinde aldığımız kararları en çok çocukluk acılarımız şekillendirir. (Sayfa, 276)
*** İnsanın kendine yaptığını kimse yapmıyor. (Sayfa, 292)
*** Duygunun çoğu zaman iyisi değil kötüsü baskındıri Sevgi değil, öfke, kin, nefret kazanır genelde. Hele ki suçluluk duyguları bizim aldığımız kararları belki de en çok etkilyen duygudur. (Sayfa, 293)
*** Çocukluk acılarımızı kendimize yeniden yaşatmak gibi bir özelliği var zihnimizin. (Sayfa, 296)
*** Kendine değer vermeyene başkası neden değer versin? (Sayfa, 298)
*** İnsan bir şeyi yapmaya kararlıysa nasihatın hiç faydası olmuyor. (Sayfa, 299)
*** İnsan hayatın dilini ilk yedi yaşına kadar büyüdüğü evde öğrenir. (Sayfa, 301)
*** Oysa her birimiz önce kendimizden sorumluyuz. İnsan bunu sonradan öğreniyor da, bazen çok geç oluyor. Kendini suçlamaktan, ailene borçlu hissetmekten vazgeçersen yaşmak da, doğru kararlar almak da daha kolay olur. (Sayfa, 303)
*** Sen enerjini ona buna kızmakla harcarsan geriye bir şey kalmaz, işte böyle depresyona girersin. Şimdi sana düşen bir an önce hayatı affetmen. Hepimiz hata yapıyoruz. Bunları geçmişte bırak. Kinle, öfkeyle yaşarsan hayat sana güzel şeyler veremez. Sen aç kollarını, sarıl dünyaya, bak bakalım o zman dünya sana neler verecek. (Sayfa, 303)
*** Annesinin doyuramadığını hayat doyuramaz. (Sayfa, 322)
*** Geçmişte çok acı çekenler, sevilmeyen, sahiplenilmeyenler, hayatın haksızlık ettiği, hayatın adil davranmadığı insanlar kolay adam öldürür. (Sayfa, 327)
*** Suçu hayata yüklemekten vazgeç. (Sayfa, 329)
*** Affetmek insanı özgürleştirir, zincirlerini kırar. (Sayfa, 343)
*** Hayat sevdiği kullara hafifleme dönemleri armağan eder. (Sayfa, 349)
*** Hastalığın sevgisizlikten, şifanın ise her zaman sevgiden, şefkattan geldiğini çok daha iyi biliyorum. (Sayfa, 350)
Arka Kapaktan:Küçükken çekilen acıların ateşi kolay sönmüyor, kolay unutulmuyor ve izlerini hayatımız boyunca üstümüzde taşıyoruz.”
Aşk yakıyor
Ayrılık kavuruyor
Aldatılmaksa hep çok acıtıyor…
Bize çocukluk acılarını tekrar yaşatacak kişileri gözünden tanır, başkasına değil, ona âşık oluruz. Hayat onu kendi ellerimizle buldurur bize.
Kaderimiz aslında doğduğumuz evlerde yazılır. Yine o evlerde yaralanır, o yaralarla büyür, sonunda o yaraların bizi götürdüğü yere gideriz. Ancak mutluluk her zaman o yolda değildir…
“Bu kitapta her zamanki gibi gerçek bir yaşam hikâyesi anlatacağım sizlere. Hep lüks içinde yaşamış ama kaderi daha baştan kötü yazılmış Camdaki Kız ile bir varoş çocuğunun aşk hikâyesi bu.”
Dr. Gülseren Budayıcıoğlu